İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, “Türkiye’de medya, düşünce, ifade özgürlüğü ve yargı hiçbir dönemde olmadığı kadar kuşatma altında” dedi.
İzmir Barosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklığında düzenlenen çalıştay, İzmir Barosu’nda gerçekleştirildi. Susma Platformu'nun katkılarıyla organize edilen ve iki gün süren çalıştayda atölye çalışmaları yapıldı.
Uluslararası İfade Özgürlüğü ve Medya Çalıştayı’na katılımcılar aktif katılım göstererek, uluslararası hukukta ifade ve basın özgürlüğü, dünyada ve Türkiye'de internet ve medya yasakları ve Türkiye'de basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler gibi konular etraflıca konuşuldu.
“DEMOKRATİK YAKLAŞIMLA HAREKET EDİYORUZ”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu ise toplantının düzenlenmesindeki katkıları için İzmir Barosu'na teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak demokratik yaklaşımla hareket ettiklerine dikkat çeken Başkan Vekili Özuslu, bu bakış açısıyla bir şehri inşa ettiklerini ve böyle bir ülkenin hayalini kurduklarını ifade etti.  İzmir'de çok sesliliğe, çok renkliliğe, demokratik katılıma, ifade özgürlüğüne ve medyanın bağımsız haberciliğine çok önem verdiklerini vurgulayan Özuslu, “İzmir Barosu’yla aynı anlayışla çalışacağımızı ifade etmek istiyorum. 'İzmir İnsan Haklarının Başkenti' sloganı da bütün bu hevesimizi ortaya apaçık koymaktadır" diye konuştu.
 BASKI SİSTEMİNİ KABUL ETMEYECEKLER
İfade özgürlüğü konusunun günümüz Türkiyesi'nde artık en önemli sorunlardan biri haline geldiğine değinen İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel ise merkezi otoritenin bu baskı sistemini sürdürme isteğini asla kabul etmeyeceklerini önemle vurguladı. İnsan haklarına saygılı tam demokratik bir ülke hayalini mümkün kılacaklarını ve bunu başaracaklarını bildiren Av. Yücel, bu amaçlarının ilk nüvelerini yaptıkları çalıştayda gördüklerini söyledi.
 Özkan, “Cezaevlerinde gazeteciler tutsak, cezaevlerinde avukatlar tutsak” diyerek, tutuklu dedikleri şeyin, hukuk üzerinden yürüdüğünü söyledi. Eğer tutuklama işlerinde hukuku yok sayılıyorsa, hukuk üzerinden bir yargılama yürütülmüyorsa, bu insanların tutsaklıklarını belgelenmiş olduğunu vurgulayan Özkan, tutsak olmak için mutlaka iki ülkenin savaşıyor olması gerekmediğini belirtti. Bugün düşman ceza hukuku diye bir anlayışın olduğunu ve siyasi iktidarın ceza hukukunu kullanma biçiminin, yargıyı kullanma biçiminin tam da düşman ceza hukukuna uygun bir anlayışta olduğuna dikkat çeken Özkan,  bütün muhalifleri, kendisine aykırı yaklaşan herkesi cezaevi tehdidiyle sindirmeye çalışmanın, ülkeyi bir baskı ve korku imparatorluğu haline getirmeye çalışmanın siyasi iktidarın temel amaçlarından biri haline geldiğini ifade etti. Son olarak Özkan, “Birlikte umudumuz asla kaybolmayacak. İnanıyorum ki biz kazanacağız” diye konuştu.
 
Çalıştay sonrasında, Uluslararası İfade Özgürlüğü ve Medya Çalıştayı sonuç bildirgesinin Türkçe ve İngilizce dillerinde basılması planlandığı bildirildi.