Zir. Yük. Müh. Hatice Zeybek

Zir. Yük. Müh. Hatice Zeybek

İncir

19 Eylül 2019 - 12:17

Anadolu tarihi kadar eski bir meyvedir incir. En olmadık yerlerde çıkıverir karşımıza; Göcek’te bir palmiyenin gövdesinde, kuru bir ağacın üstünde, evlerin duvarlarında... Yapılan araştırmalara göre de kültüre alınan ilk meyvelerdendir incir. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü tüm bölgelerde yetişmesine rağmen, dünyadaki en iyi incir; Büyük Menderes ve Küçük Menderes nehirleri arasında yetişen ‘ sarı lop’ adlı kurutmalık çeşittir. İncirin bilinen 300 civarında da çeşidi vardır.
Aydın ve İzmir’de ovalardan başlayarak dağların 700-800 m. yükseklerine kadar yetişmektedir. Bu bölgeler güneşte kurutma için nem ve sıcaklık açısından çok elverişlidir. Dünyanın en kaliteli kuru inciri de zaten bu bölgede yetiştirilmektedir. Bu bölgenin bir başka özelliği de burada yetiştirilen incirlerde hemen hemen hiç kimyasal kullanılmamasıdır.
 
İncir işçiliğinde, insan emeği çok yüksek değere sahiptir. Her incir tek tek toplanıp, seçilip, ayıklanmaktadır. Bu işlemler de maliyetlerin artmasına sebep olmaktadır.
 
Ülkemizde yıllık 55.000-65.000 ton arasında kuru incir elde ediliyor ve bu incirin % 85’i ihraç ediliyor. Dünyada kuru incir üretimi 100.000 ton civarında olduğu düşünüldüğünde bizim ülke olarak payımız % 60 civarına gelmekte. Kuru incir; sadece ayıklanıp – paketlenerek bütün meyve olarak değil, ezme, hurda, kesilmiş olarak da ihraç edilmektedir. İhraç ettiğimiz ülkeler de bu ürünleri işleyerek, bu ürünlerden çok değerli işlenmiş ürünler elde etmektedirler. Örneğin ezme olarak gönderdiğimiz ürünler; gönderilen ülkelerde çikolata, bisküvi, pasta, ekmek, vb. gibi ürünlerde kullanılarak değerleri kat be kat artırılarak tüketiciye ulaştırılmaktadır. İncir, değişik şekillerde işlenerek katma değeri artırılabilir. Bunun ülke ekonomimize katkısı çok daha fazla olacaktır. Örneğin incir sütü et yumuşatıcısı olarak kullanılır, yaprakları çay olarak işlenebilir, çekirdekleri kozmetik sektöründe kullanılır, rakısı yapılır ve yaş erkek incirden de çok lezzetli reçeller yapılmaktadır.
 
Bu yazımı, kitaplarda yer alan ilginç bir olayı sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum.
 
Amerikalı misyonerler 1880’li yıllarda Türkiye’den incir çeliklerini alıp, Kaliforniya’ya götürmüşler. Çelikleri dikmişler. 20 yıl beklemişler ama meyve alamamışlar. Çünkü ‘ilekleme’ dediğimiz erkek incirlerin dallara asılarak yapılan döllenme şeklini ‘batıl’ olarak düşünmüşler. Ancak 20 yıl sonra ‘batıl inanç’ olmadan meyvenin olmayacağını anlayarak, ilekleme ile meyve almayı başarmışlar. O tarihlerde bu incirin adı Kaliforniya ve İzmir’in birleştirilmesi ile ‘ Calimyrna’ olarak konulmuş.

YORUMLAR

  • 0 Yorum