"Sahada olmayı seviyorum"

29 Temmuz 2020 - 13:20

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile Yerel İz Dergisi için röportaj yaptık. Sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Tugay ile siyasete giriş sürecini, görev süresinde gerçekleştirdiği projeleri ve daha pek çok konuda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sizlerin de ilgi ile okuyacağınızı umuyoruz.

---Siyasete girmeye nasıl karar verdiniz? Serbest hekim olarak çalışırken ülkede sorunlar vardı. Siyaset yoluyla da çözüm olduğunu kavrayınca dedim ki bende partiye üye olayım. Üye oldum böylece. Üye olduktan sonra il yönetiminde Kültür Platformu diye bir yapılanma var, orada Sağlık Komisyonu’nda daha sonra da AR-Ge de görev yaptım. AR-DE deki çalışmamızda güzel projeler yaptık. O dönemlerde aynı zamanda Karşıyaka Kent Konseyi’nde görev yaptım. Onun hemen arkasından da ilçe yönetimine atandım. O dönem 2015 seçimleri oldu. Bu seçim bana çok şey kazandırdı siyasetle ilgili. Seçimler bittikten sonrada ilçe kongresi oldu. Orada da ikinci defa yönetime girdim. İlçe yönetiminde  1 yıla yakın çalıştıktan sonra da ayrıldım. Sonra da  yine siyaseti takip eden bir pozisyonda kaldım. En sonunda belediye başkanı aday adaylığı sürecini yaşadık ve bu noktaya geldik. “Siyaset kötü bir şey değil”
---Bu süreçte keşke siyasete hiç girmeseydim dediğiniz oldu mu? Yok olmadı. Siyasete dahil olmak, çalışmak bence topluma karşı sorumluluk bazlı bir görev. Siyaset, demokrasi demek.  Demokrasi olduğu zaman da herkesin söz hakkı olması demek. Aslında doğru işletilirse siyaset kötü bir şey değil. Yöneticilik pozisyonunda görev almak değil burada söz konusu olan. Hepimiz yönetici olamayız. Şu gün benim belediye başkanlığım bitmiş olsa hiç bir görevim olmasa yine de siyaseti takip ederim. Yani sonuçta çalışmaya devam ederim. Ben şeyi de seviyorum onu da söyleyeyim saha çalışmasını çok seviyorum. Sahada gördüğümüz şeyleri yukarıya aktarabilmek çok değerli bir şey. Burada sizi dinleyen yöneticiler olması lazım. Siyasetimizin şöyle bir eksiği var. Tabanda siyaset yapan insanlar daha üst düzey siyasetçilere ulaşamayabiliyorlar. Tabanı doğru algılayan o iletişimi iyi kuran siyaset kurumları daha başarılı işler yapıyor. ---Göreve geleli yaklaşık 15 ay oldu seçim dönemi vaatlerinizden neleri yaptınız? Ben ilk 1-1.5 yıl için şöyle demiştim; ben önce belediyeyi mali açıdan disipline edeceğim bir de idari açıdan organize edeceğim. Halkı duyan, dinleyen onların iletişimine açık bir belediye oluşturacağım. Bunu bu süre içerisinde yaptığımızı düşünüyorum. Mali açıdan disiplinize ettik, şuan gelirimizle giderimiz arasında bir denge var. Bu içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen var. Çünkü bu dönemde İller Bankası payı oldukça düştü hem de yarı yarıya düştü.  Belediyenin tahsilatları oldukça düştü. Giderleri de arttı. Bu sosyal yardım çalışmaları, dezenfektan ve enfeksiyona karşı alınan önlemler sırasında yapılan harcamalar nedeniyle giderleri de arttı. Bütün bunlara rağmen şuan da vadesi geçmiş borcumuz SGK ve vergi borcu dışında yok. Ben geldiğimde 50’ye yakın haciz davası vardı. Benden önceki ödemelerini yapamıyordu. Piyasaya olan ödemeleri 2 buçuk yıl gecikmişti. Yani iki buçuk yıl gecikmiş piyasa borcu vardı. Böyle olunca da bir mal almak veya hizmet almak istediğinizde insanlar size mal ya da hizmet vermek istemiyordu. Şuan tabi böyle bir durum yok. İlk günlerde ekibimizi oluşturmak için çalışmalar yaptık. İdari kadro beni anlayınca işler daha iyi yürümeye başladı. Karşıyaka da çok uzun süredir bekleyen konular üzerine çalışıyoruz. Bostanlı’daki yatık binalar 42 yıldır orada duruyordu. Onlarla ilgili karar aldık. Şimdi de Çarşıyı bütünüyle revize edecek bir çalışma başlatacağız.
---Önümüzdeki süreçte proje anlamında yapmayı düşündüğünüz neler var? Bizim belirlediğimiz ihtiyaçlar ve halktan gelen talepler çerçevesinde ya da işte süredir düşünülmekte olan ama henüz adım atılmamış konularda projeler yaptık. Adaylık sürecinde dile getirdiğim pek çok şey vardı. Bunların hepsiyle ilgili şu anda çalışma yapıyoruz. Bazılarını belli bir noktaya getirdik bazılarının ise hazırlıklarını yaptık. Onun dışında süreç içerisinde yani başkan olduktan sonra gündemimize gelen projelerde oldu. Bunlarla ilgili de çalışmaya devam ediyoruz. Yani ilginç, güzel projeler çıktı. Mesela otizmli çocuklar için bir köy kurmak gibi. Bu şuan proje olarak önümüzde var. Bunu da çalışıp bu süre içerisinde gerçekleştireceğiz. ---Doktor olduğunuz için sağlıkla ilgili projeler sizin için daha öncelikli mi? Yani öncelikli demeyeyim de diğer standart belediyelere göre evet daha fazla sağlık projesi yaptık diyebilirim. Ben tabi ki ister istemez o konuda biraz daha duyarlıyım.  
“Karşıyakalılar şiddetli tepki gösterir”
 
---Mavişehir’deki rekreasyon alanının satışına tepki gösteriyorsunuz o konuda neler söylemek istersiniz?  Oradaki satışın doğru olmadığını illa satılacaksa belediyeye satılması gerektiğini söylüyoruz. Bundan 6-7 ay önce satışa çıktı orası. O zaman belirlenen fiyat makul kabul edilebilir bir fiyattı. Biz bir yeri ihaleyle aldık, bu ikincisini de ihaleye alma niyetiyle girdik ama biz tek olmayınca ihalede alıcı olarak 3-4 şirket vardı. Aralarında fiyat yarışı çıkınca boyutu bizi geçti. Bizim ayırdığımız bütçeyi geçti. Ondan sonra da biz alamadık ama bu bizim hatamız ya da eksiğimiz olarak değerlendirilemez. Yani bu olay  kökünden yanlış bir olay. Satanda yanlış yapıyor, alanda. Bir yeşil alan olarak ayrılmış bir yeri kalkıp ta herhangi bir kurum satamaz. Herhangi bir kurumda alamaz, Bunu yaparlarsa kente karşı bir suç işlemişlerdir. Normalde halka açık olması gereken bir alanı birinin özel kullanımına vermiş oluyorsunuz. Alan kişinin kurumu ve kimliği gizli tutuluyor. Sorduk ve bize o bilgiyi veremeyeceklerini söylediler. Mavişehir Bölgesi’nin imar planlarını şuanda çevre ve şehircilik bakanlığı yönetiyor. Yani bizim yetkimizde değil. Ona dayanarak ondan güç olarak belki bunu yapıyorlar ama çevre ve şehircilik bakanlığında böyle bir plan değişikliğinin kolay olmadığını zannediyorum. Yapmaya kalkarlarsa şuan bütün Karşıyaka halkı onu gözlüyor. Zaten orada ki herhangi bir çalışma anında tepki görecektir. Orada herhangi birisi inşaat çalışması yapmaya kalkarsa Karşıyaka halkının şiddetli bir tepki göstereceğini düşünüyorum. ---İnsanlar bazen sizin göreviniz olmayan şeyleri de sizden istiyorlar. Dün birisi bir mahallede eğrilmiş bir elektrik direğinden bahsetti. Biliyorum bu belediyenin görevi değil ama yine de ben hemen başkan yardımcımızı, ulaşım müdürümüze aradım. Gidip olayın tespitini yapmalarını ve arkasından Gediz Elektriğe yazmalarını istedim. Yani biz yine ilgileniyoruz. Bizim kentin herhangi bir yerinde alt yapı, üst yapı sorunu olduğunda sorumlu kurum biz olmasak ta sorunla ilgili bir girişimde bulunuyoruz. Yazı yazıyoruz, hatırlatıyoruz. Belediyenin bunu yapması lazım. Bu benim işim değil deyip geri çekilmemeli. Geldiğimden beri bu anlayışı yerleştirmeye çalışıyorum. Hatta Büyükşehirin yetkisinde olan işler için de biz diyoruz ki bu şehir için herhangi bir konuda yardım istediğinizde biz hazırız diyoruz. Yeter ki sorunu çözelim. Bunun da olumlu sonuçlarını gördüm o zaman işler daha hızlı yürüyor ve insanlar daha fazla katılıyor.   Karşıyaka’da gelir düzeyi yüksek kesimde var, emekli de var, gecekondu bölgesi de var. Beklentiler çok farklı, dengeyi tutturmak zor olmuyor mu? Yani olmuyor. Çünkü kimin ne beklediğini bilirseniz ona göre çalışma yürütürsünüz. Aslında bizim günlük takip ettiğimiz bir sistemimiz var. Bize iletilen şikâyet ve talepleri analiz ediyoruz. WHATSAPP yoluyla bildirilenler, mail yoluyla gelenler, aplikasyondan gelenler. Hepsini bilgisi giriliyor. Orada ayrıştırılıyor. Mahalle mahalle takip ediyoruz. Hangi şikâyette yoğunluk olduğunu görüyoruz. Mesela sivrisinekten şikâyet var.  Bu yaz başından itibaren sıcaklığa göre takip ettik. Sıcaklığın yoğunlaştığı bölgeler daha sık ilaçlandı. Bunu birkaç günlük periyodlarda takip ettik. Aynı şey diğer şikâyetler içinde geçerli. Bunu işte biraz daha işte dijital ortamı kullanarak takip etmek konusunda ısrarlıyım. Muhtarlarımızdan gelen her türlü talep en kısa zamanda yapılıyor. Bozulan yol, ağaç budaması her hangi bir sorun hemen yapılıyor. Bize iletilen her türlü talebi anında yerine getirmek için çaba gösteriyoruz. Bu da otomatik olarak hizmette bir düzelme sağlıyor. Aslında insanların şikâyetlerini duyarsak ve gereğini yerine getirirsek o zaman zaten iyi hizmet vermiş oluruz. Bunları yaptığınız zaman otomatik olarak iyi bir belediyecilik yapmış oluyorsunuz. ---Sahada bulunmayı tercih eden bir başkan profili çiziyorsunuz. Vatandaşla bire bir iletişim kurmanızın avantajları neler? Ben açıkçası sahaya çıkayım da vatandaş beni görsün diye değil de gideyim sorunları yerinde göreyim diye gidiyorum. Çünkü burada belediye başkanı kendini en fazla sorumlu hisseden kişi.  Bir problem olduğunda vatandaş belediyenin falanca çalışanı demiyor da direkt belediye başkanını sorumlu tutuyor. Öyle bir sorumluluk var üzerimizde o duyguyla çıktığınız zaman ve o duyguyu kavradığınız zaman duyarlı oluyorsunuz. Ben şuan da bir belediye ağacı ne zaman budar, yol da bir problem varsa hangi düzeydeyken tamire ihtiyaç duyulur ya da işte esnafla çarşıda yaşanan sorunlar nelerdir vs. konularında iyi durumda hissediyorum kendimi. Kendim direkt problemi algılayabiliyorum ve çözümü de önerebiliyorum. Bunu sahada çok gezmeme borçluyum. Burada oturmayı sevmiyorum. Tabi insanlar geliyor görüşmeye fakat benim seçme şansım olsa sabah çıkacağım sokağa gün boyu gezeceğim ve oradan direkt problemleri saptayıp çözümler üreteceğim. Sahada çok daha keyifli oluyor bu iş. Bir tane terkedilmiş bir bina gösterdiler bana yıldır yıktıramıyoruz dediler. Telefon ettim 24 saat içinde bina yok edildi. Kenarda köşede kalmış birçok sorun içinde geçerli bu. Aslında beni şuan daha çok sınırlayan şey biraz yetki eksikliği, biraz da bürokrasi, bazı alanlarda yetkisiz kalıyoruz.